Aşık olduğunda fethedilmiş kalbin, içinden geldiği gibi yükselen duygusal müziğini sunmaktan korkmaz.
Aşkı kaybetmekten korkmazsın.
Kalbin artık içinden gelen şarkıyı özgürce söyleyebilir.
David Deida (Canım Sevgilim kitabından)
Sevgilinizin gözlerinizin içine bakarken tüm sırlarınızı bildiğini,
sizin huysuz, tatlı, bencil ve cömert hallerinizi bilip,
buna rağmen sizi gerçek anlamda sevmeye devam ettiğini düşünün.
Aynı şeyi sizin de yapabildiğinizi hayal edin.
Bilinçli bir ilişkinin potansiyeli budur.
"Charlotte Kasl"
İlişkiler cennet de olabilir, cehennem de. Sevgiyle de dolu olabilirler, korkuyla da. Hangisi olacağı benim seçimim ile belirlenecektir.
Egom ilişkileri, onları tanımladığım biçimde, ihtiyaçlarıma hizmet etmek üzere kullanacak, eksik olduğunu düşündüğüm şeyi sürekli telafi etmeye çalışacaktır.
Gerçekte ilişkilerimin amacı gelişmeyi, neşeyi ve mutluluğu azami biçimde yaşamaktır.
Tanrım,.... ile ilişkimi, senin ellerine teslim ediyorum.Umarım ki varlığım, onun hayatında bir ışık olur.Onun varlığı da benim hayatımda.Dilerim ki ona karşı düşüncelerim masumiyet ve sevgi dolu olurken, o da bana karşı aynı düşünceleri besler.
"Marianne Williamson"
Her şeyden fazla, önce kendimi istiyorum.
Dürüstlük ve doğrulukla yaşamak istiyorum.
Ne içimdeki mücevheri gizleyecek ne de kusurlarımı örtmeye çalışacağım.
Pazarlık yok, gerçeklikten kaçmak yok, kendimi kandırmak yok, yalan yok.
"Charlotte Kasl"
Her insan, eşsiz, sadece ona ait olan bir şeyleri yapmak için dünyaya gelmiştir.
Hayattaki amacınız, kendinizi tanımak ve hangi eşsiz yaratım için dünyaya geldiğinizi bulmak olmalıdır.
"Stefano D'Ânna`
Yaşamın dişil gücüne güvenmemiz gerektiğini öğrendiğimizde, bu enerjinin hiç plan yapmadan yaşamımızın her alanına yayıldığını görebiliriz.
Kaç tane önemli ilişkimiz "tesadüfen" buluşmalarla başlamıştır.
Eğer tam anlamıya güven olsa, güven ve hislerimizle tam olarak hareket etmeye başlasak, hayatımız nasıl değişirdi?
Kendimizi sürekli zorlu bir yola sürüklemektense hayatın, dansın, aşkın, sevişmenin, bahçede küçük bir yürüyüşün, gökyüzündeki masalların gücüne biraz daha fazla zaman ayırsak ne kadar da mutlu olurduk.......
David Deida (Yakın İlişki kitabından)
- Tek başınalığını keşfedince yaratıcı olursun, birçok işi birden başarabilirsin, çünkü bunları yaparken kendinden kaçıyor olmazsın.
- Aşkın özgürlük verici bir kalitede olması lazım, sana zincir vurması değil; sana kanat takıp mümkün olduğunca yükseklere uçmanı sağlaması lazım.
- Kendini sev… Bu radikal bir değişimin temelini oluşturabilir. Kendini sevmekten korkma. Tamamen sev ve şaşıracaksın.
- Aşk yaşamının en büyük deneyimidir ve aşk enerjisi ile deneyimlere girmeden yaşayanlar hayatın ne olduğunu asla öğrenemezler. Fazla derinlere inmeden yaşamın yüzeyinde kalırlar.
- Yalnız olmak bir başkasına ihtiyacın olduğu anlamını taşıyor; tekbaşınalık ise tamamen kendi içine döndüğün, kendine odaklandığın anlamına geliyor. Sen kendi kendine yetiyorsun.
- Aşk olduğu zaman seven ve sevilen birlikte aşkın içinde kaybolur. Eğer özgürlük ve aşka sahip olursan başka şeye ihtiyacın kalmaz.
- İçin mutlulukla dolup taştığında içinde şiddetli bir paylaşım arzusu doğar. Bu paylaşım aşktır. Mutluluk mertebesine erişmemiş birinden alabileceğin bir şey değildir.
- Yeryüzündeki tek günah kendini unutmaktır. Ve bütün güzelliği ile kendini hatırlamak tek erdem, tek dindir.
- Ruh ancak özgürken gelişebilir- aşk onu özgür kılar.
"OSHO"
Hintli iş adamı yatırımcı, yardımsever ve Tata Sons'un başkanı Ratan Naval Tata'nın Londra'daki konuşmasından hayata dair güzel satırlar...
1. Çocuklarınızı zengin olmaları için eğitmeyin. Onları mutlu olmaları için eğitin.
Böylece yetişkin olduklarında eşyaların fiyatını değil değerini bilirler.
2. Yiyeceklerinizi ilaçlarınız gibi yiyin. Aksi durumda yiyeceğiniz olarak ilaçları yemek zorunda kalırsınız.
3. Sizi seven hiçbir zaman terketmeyecektir çünkü bırakmak için 100 sebep de olsa tutmak için bir sebep bulacaktır.
4. İnsanoğlu olmakla insan olmak arasında pek çok fark vardır. Çok azı bunu anlar.
5. Doğduğunuzda sevilirsiniz. Öldüğünüzde sevileceksiniz. Arasını Siz başarmalısınız...
Hızlı yürümek istiyorsanız yalnız yürüyün..
Fakat uzun yürümek istiyorsanız beraber yürüyün....
Dünyadaki altı en iyi şifacılar;
1.Güneş ışığı
2.Dinlenme
3. Egzersiz
4. Diyet
5.Kendine Güvenme
6. Arkadaşlar
Hayatın her aşamasında devam ettirin ve sağlıklı hayatın keyfini yaşayın.
Aya bakarsanız Tanrının güzelliğini görürsünüz...
Güneşe bakarsanız Tanrının gücünü görürsünüz...
Aynaya bakarsanız Tanrının en iyi yarattığını görürsünüz.
Bu yüzden kendinize inanın. Ona güvenin ve hayat denilen yolculuğun keyfini yaşayın......
Sizin için seçtiğim şarkı Emilia'dan... Big big world... Keyifli dinlemeler...
22 Aralık – 19 Ocak YABANKAZI
“Bilge, dingin, yardımsever bir lider!”Uğurlu taşı: Kuvars Rengi: Beyaz
• Evrenin tüm enerjisini kullanabilme yeteneği
• Sakin, dingin bir kişilik
• Olayları kavrama yeteneği
• Dikkatli, titiz ebeveyn
• Hata yapmamak için çok çalışma
• Arkadaşlık ve dostluk seçiminde çok dikkatli
• Sindirim sisteminde hassasiyet
• Büyük gelişimlere açık
• Morali bozukken çekingen ve içe kapanık
• Lider olma kabiliyeti
• Alışkanlık ve geleneklerine bağlı
• Ev hayatında düzenli ve özenli
• Arkadaşlarını ve çevresini geliştirmeye eğilimli
• Güçlü intikam duygusuna sahip
• Çok sayıda değişik işi ve görevi yürütebilme yeteneği
• Kusursuzluk tutkusu
• İnsanlar ve doğa ile kolayca uyum sağlama
• Dayanıklılık, bazen katılaşma
• Aydınlık ama ulaşılması zor bir kişilik
• Kusursuz bir bilge
20 Ocak – 18 Şubat SUSAMURU
“Sevimli, cana yakın, iletişimi yüksek bir yardımsever!”Uğurlu taşı: Gümüş Rengi: Gümüş
• Arkadaşları tarafından sevilen, sayılan bir kişilik
• Duygularını saklamaya meyilli,
• Karşı koyulması zor,
• İştahlı, yemek yemeyi seven
• İyi bir baba, iyi bir eş,
• Akıllı, Cesur
• Esnek ve yardımsever
• Sosyal yardımlaşma konularına eğilimli,
• Güvenilir bir dost,
• Dalgın ve hayalci,
• Uzak ülkelere gitmeye eğilimli,
• İyi bir dert ortağı,
• Hassas noktası; Sinir sistemi
• Affedici,
• Güçlü bir içgüdü ve altıncı his,
• Tehlikeli durumlarda yanlış kararlar almaya eğilimli,
• Kendilerini başkalarının yerine koyabilme kabiliyeti,
• Aşırı korkusuzluk sonucu tehlikeli işler yapabilme,
• Sürekli yeni planlar yapma,
• İlk adımları atarken kararsız,
• Özgürlüğüne düşkün,
• Herkesle dost!
19 Şubat – 20 Mart PUMA
“Kıvrak ve güzel bir duygu yumağı!”Uğurlu Taşı: Firuze Rengi: Mavi – Yeşil
• Kendi alanlarına ve özeline düşkün,
• Duygusal ama duygularını göstermeyen,
• Zor güvenen ve ihtiyatlı,
• Ruhsal bir avcı,
• Evine düşkün,
• Yalnızlık duygusu güçlü,
• Sezgileri yüksek,
• Kıvrak zekâlı,
• Doğru olanı yaptıkları konusunda güvenceye ihtiyaç duyan,
• Sevecen, neşeli bir ebeveyn,
• Hareketli,
• Duyarlı,
• Uysal,
• Akıl almaz bir düş gücü,
• Hassas nokta: Mide – Bağırsak,
• Köşeye sıkıştıklarında kavgacı ve atik,
• Güvendiklerine tüm yüreği ile sevgi gösterme,
• Anlaşılması zor, gizemli,
• Güçlü sezgiler,
• Duyguları baskı altında tutma eğilimi,
• Atik bir ruhsal koşucu,
• Başkalarının göremediğini gören,
• Romantik.
21 Mart – 19 Nisan ALADOĞAN
“ Görkemli ve büyüleyici bir iyilik sembolü!”Uğurlu Taşı: Opalin Rengi: Sarı
• Bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji,
• Daldan dala atlayan,
• Hızlı gelişme, değişme kapasitesi,
• Düşünce ve duygularında çok açık,
• Açık sözlü ama bazen patavatsız,
• Yalana ve yalancılığa tahammülü olmayan,
• Korkusuz,
• İleri görüşlü,
• Kızgın olduklarında saldırgan ve çok tehlikeli,
• Bağımsız,
• Kolayca dikkati dağılan,
• Enerjilerini yönlendirmeye başaranlar için iyi bir yönetici,
• Sağlam bünyeli,
• Hassas Nokta; Baş bölgesi, sık baş ağrısı,
• Herkesle anlaşan,
• Doyumsuz bir güç ve enerji isteği,
• Yeryüzü işlerine aşırı eğilim,
• Dost ve adil bir ebeveyn,
• Coşkulu,
• Heyecanlı,
• Arkadaş yanlısı, geniş bir çevre,
• İletişim gücü yüksek,
• Pırıltılı,
• Etkileyici,
• Hayır demesi zor!
20 Nisan – 20 Mayıs KUNDUZ
“Herkese yaşam gücü ve tadı veren denge merkezleri!”Uğurlu taşı: Krisokol Rengi: Mavi
• Dengeli, ağırbaşlı,
• Değişimi sevmeyen,
• Planlı,
• Eşyalarına düşkün,
• Bir işi yaptığı zaman hem güzel hem yararlı olmasına çalışan,
• Fiziksel olarak çok güçlü,
• Sürekli barışı arayan ve barış ortamlarını tercih eden,
• Toprağa, köke bağlı önem veren,
• El becerileri yüksek,
• Her türlü fiziksel ortama uyum sağlayan,
• Kendi rahatı ve huzuru için çevreyi düzenleyen,
• Tek boyutlu düşünceye kolayca kayabilen,
• Sessiz, sakin,
• Güven duymadıkları zaman geride kalıp dinleyen,
• Sinirlenince yıkıcı,
• Suyla ilgilenmekten hoşlanan,
• İşleri sürtüşmesiz, uyumlu hale getirmeyi başaran,
• Maddi alanda güvenceyi seven,
• Evliliği ciddiye alan ve eşine sadık olan,
• Tutarlı ve dengeli ilişkileri tercih eden,
• İç huzura önem veren,
• Kararlı ve dirençli ama bir o kadar da tehlikeli!
21 Mayıs – 20 Haziran GEYİK
“Çekici, hareketli, duyarlı bir şifacı!”Uğurlu taşı: Akik Rengi: Beyaz – Yeşil
• Hareketi seven,
• Aynı anda birkaç işi yapabilen,
• Durmadan bir düşünceden ötekisine geçen,
• Çok uyanık ve zeki,
• Koruma içgüdüsü fazlası ile gelişmiş,
• Güzel olan her şeyi seven,
• İlişkilerinde fiziksel görünüme önem veren,
• Sanatçı kişilikli,
• Yeni buluşlara meraklı,
• Yeni tatlar, yeni yerler görmeyi seven, maceracı,
• Gülmeyi seven bir kahkaha makinesi,
• Monogamist ilişkilere yatkın olmayan,
• Sevgi dolu bir ana-baba,
• En küçük işte bile güzellik yaratabilen,
• Hassas nokta: Damar tıkanıklıkları,
• Kalıcı ilişkileri olması gereken,
• Sevinmeyi ve sevinç duygusunu çok önemseyen,
• Yaratıcı,
• Konuşkan,
• Dünyanın tüm güzelliklerini görebilen,
• Duyarlı,
• Keyif almayı bilen,
• Maceracı!
21 Haziran – 22 Temmuz AĞAÇKAKAN
“Aile ortamlarının ve sevginin vazgeçilmez merkezi!”Uğurlu Taşı: Kırmızı Akik Rengi: Pembe
• Gizemli yetenekleri olan,
• Dengeli ortam ve dengeli durumları tercih eden,
• Olayların iç yüzünü kolayca kavrayan,
• Korunaklı yuvalar isteyen,
• Muhakkak sevdikleri bir eşe ihtiyaç duyan,
• Düzenli, iyi ilişkiler kuran,
• Çok hırslı,
• Anaç, evcimen,
• Sevmeyi ve sevilmeyi çok önemseyen,
• Yardımsever,
• Dinsel ve mistik eğilimleri olan,
• Uzak çevreye kadar herkesle ilişki içerisinde olan,
• Uyumlu, • Güven duygusuna önem veren,
• Çabuk korkan,
• Milliyetçilik duyguları güçlü olan,
• Maddi güvence olmayınca mutsuz olan,
• Hassas Nokta; İç hastalıkları,
• Yaşamda her zaman ruhsal bir amaç arayan,
• Huzursuz olunca hastalanma eğilimine sahip,
• Sağlam ve güvenilir bir dost!
23 Temmuz – 22 Ağustos MERSİNBALIĞI
“Gösterişli, bağımsız, sevilen, keskin görüşlü bir fırtına!”Uğurlu Taşı: Grena Demir Rengi: Kırmızı
• Soylu, görkemli düşünmeyi seven,
• Dost ama alaycı,
• Gerçek duygularını saklayan,
• Hassas nokta; Soğuk algınlığı, boğaz ağrısı, hazımsızlık,
• Çok cesur,
• Başkalarının kendilerine verdiği acıyı unutmayan,
• Başkalarına duygusal çözümler sağlamayı seven,
• Liderlik duyguları çok güçlü,
• Egemenlik kurmayı seven,
• Bazen kibirli,
• Çok zeki, uyanık ve hareketli,
• Çocuklarına karşı korumacı,
• Tükenmez bir güç kaynağı ve ruhsal derinlik,
• Çok sağlam bir korunma zırhı,
• Okumaya meraklı,
• Haksever, iyi niyetli bir yönetici,
• Hırçın davranışların altında yumuşak ve kırılgan bir yürek,
• Acılarını, dertlerini asla göstermeyen,
• Psikolojik ve fiziksel sıkıntıları kolayca çözümleyebilme yeteneği,
• Başka insanların üzerinde güçlü etkiler yaratan,
• Beklenmedik, hesapsız öfke patlamaları olan,
• İyi yürekli, duyarlı kişiler!
23 Ağustos – 22 Eylül BOZAYI
“Çözümlemeci ve mantıklı düşünme yeteneği olan bir organizatör!”Uğurlu Taşı: Ametist Rengi: Erguvan
• Mantık ve zekâ gücü,
• Adalet duygusu güçlü olan,
• Yalana karşı hassas ve hemen hisseden,
• Öfkesinde soğukkanlı, sevgide güçlü,
• Konuşmayı seven,
• Aynı zamanda uzun süre suskun kalabilen,
• Aynanın arkasını görebilen, korkutucu bir düşman,
• Mistik âleme yakın ve şifa verme gücü,
• Akıllarına koydukları zor, kolay her şeyi yapabilen,
• Sorumluluk duygusu çok güçlü,
• Sevecen ve fedakar bir ana-baba,
• Temiz, titiz,
• Disiplinli ve düzenli,
• 6. hissi çok güçlü,
• Aldatılmaya tahammülü olmayan,
• Sorunları kolayca çözebilen,
• Zayıfları kollayan,
• Ruhsal gelişim konusunda araştırıcı,
• Yemeğe düşkün ama rejimi de seven,
• Hekimlik, yönetim ve savunma konularına meyilli,
• Hassas Nokta; Mide, bağırsak ve kalp,
• Tasarıları ve düşüncelerinin bozulmasına asla izin vermeyen,
• Dürüst ve etkin bir kişilik, liderlik özelliği!
23 Eylül – 23 Ekim KARGA
“Özveri, nezaket ve kararlılığın mükemmel bir bileşimi!”Uğurlu Taşı: Jasper Rengi: Kahverengi
• Yardımsever,
• Doğa ile ilişkide olmayı seven,
• Ani, beklenmedik manevralar yapabilen,
• İç dengeleri bozulmazsa uzun süre çalışabilen,
• Ruhsal alanda çok rahat olan,
• Hayattan zevk almayı bilen,
• Küçük şeylerden mutlu olan,
• Her şeyin iyi ve kötü yanını kolayca görebilen,
• Çelişkili,
• Her türlü düşünce ve akımı izleyip öğrenmek isteyen,
• Sevdiklerine karşı aşırı korumacı hatta yıkıcı,
• Kendilerini bulmak için zamana ihtiyaç duyan,
• Hayvanlara düşkün,
• Evine özenen, zevkli, dekorasyona meraklı,
• Güzel şeyleri seven,
• Estetiğe düşkün,
• Kendilerini bulmakta bazen zorluk çeken,
• Çok sevimli,
• Çok fedakâr bir ebeveyn,
• Kucaklanmayı ve öpücüğü seven,
• Güven vermeyi ve güven kazanmayı seven ve kolayca öğrenen,
• Hayatı dolaysız ve yoğun yaşayan,
• Güzel ve yakışıklı insanlardır!
24 Ekim – 21 Kasım YILAN
“Ruhsal güçleri çok yüksek duyarlı insanlar!”Uğurlu taşı: Bakır – Malakit Rengi: Turuncu
• Ruhsal seslere karşı duyarlı
• Uğraştıkları işte başarılı,
• Kendi söylediklerini benimseten,
• İlişki kurdukları şeyleri dönüştürme yeteneği,
• Tükenmez bir enerji,
• İyileştirici güçlere sahip,
• Hassas Nokta: Karın ağrısı,
• Çevrelerine yardımcı olma yeteneği,
• Bazen dar kafalı,
• Karar verme aşamasında yardım almayı sevmeyen,
• Aydın bir kişiliğe sahip,
• Çatal dilli,
• Soğukkanlı,
• Çok gizemli,
• Ketum,
• Kusursuz,
• Etrafa kolayca uyum sağlayan,
• Çocuklarına yetki vermeyi seven,
• Kendi özlerini değiştirebilme gücü,
• Saklı işler çevirmeyi seven,
• Çok çekici,
• Dokunma ve titreşimlere olağanüstü duyarlı,
• Farklı bir kişilik!
22 Kasım – 21 Aralık WAPİTİ
“Yeniden doğan veya yeniden doğurabilecek bir güç simgesi!”Uğurlu Taşı: Obsidiyen Rengi: Siyah
• Parlak, saydam yapılı bir kişilik,
• Sık sık ikilem yaşayan,
• Yaşamları boyunca bıçak sırtında yürüyen,
• Dış etkilerden gerçek özleri çıkarmayı çok iyi beceren,
• Yumuşak ama güçlü bir yapıya sahip,
• Çevrelerine karşı antiseptik bir etkiye sahip olan,
• Çok güçlü bir adalet duygusuna sahip,
• Güçlü içgüdüleri olan,
• Ruhsal düğümleri kolayca çözebilen,
• Yükseklere tırmanmayı başarabilen,
• Sağlam içgüdüleri olan,
• Yakın ilişki kurmaktan çekinen,
• Sıcak kalpli, sevgi dolu olabilen,
• Fikirlerinden asla caymayan, kendi bildiğini okuyan,
• Bazen aşırı cesur,
• Erkenden olgunlaşan,
• Çabuk öğrenen,
• Öfke nöbetleri geçirebilen,
• Kazandıkları bilgileri herkesle paylaşan,
• Gururlu,
• Saygı ve sevgi uyandıran, neşeli Wapiti’ler!
'Alıntı'
Sevgi Meleklerinden... Sevgi Duası...
Biz, Sevgi Melekleri, size, sevgi enerjisine, sizin tüm varlığınız ve gerçeğiniz üzerinde temizleyici bir titreşim gibi davranmasına izin veren şifalayıcı bir dua sunmak istiyoruz. Bu dua aklın meditatif olduğu bir süre içinde yüksek sesle ya da her gün dilediğiniz kadar okunabilir. Şifanızı ve kendi içinizdeki sevginin aktive olmasını destekleyici bir araçtır.
'Sevgili Sevgi Melekleri, şimdi, saf sevgi ve ışıktan oluşan, beni şefkatle ve nazikçe saran bir bariyer oluşturun. '
Meleksi ve Yaradan'ın sevgisinin en kutsal titreşimiyle, üzerimden ve içimden, sevgi duşunuzla tamamen ve kesinlikle yıkanmama izin verin. Şimdi, tüm zamanlarda, tüm gerçeğimde, sonsuza dek benimle kalması, beni desteklemesi ve koruması için, sevginize izin verin.
Sizin tanrısal sevginizin bütün fiziksel bedenime, bütün hücrelerime, kemiklerime, kaslarıma ve sinirlerime, kanıma ve tenime derinden işlemesini talep ediyorum.
Sevginizin, Enerji ve ses gibi titreşirken, sevgiyi hissederken, fiziksel bedenimin her durumunda içimde bulunmasına izin verin.
Sevginiz sürekli varlığıma akarken, onun aura alanıma işlemesine, eterik, duygusal, mental ve spritüel bedenlerimde bütün olarak ve tamamen varolmasına izin veriyorum.
Bütün varlığımda bulunan sevgiyle; bütün negatif enerjiler, blokajlar, sınırlar, şüpheler ve korkular tamamen ve kesinlikle şu an çözülüyor ve böylece bana uyan en yüksek sevgi titreşiminde bulunabilirim.
Sevgi gibi düşünmeme izin verin,
Sevgi gibi davranmama izin verin,
Sevgi olmama izin verin,
Sevgiyi tamamen somutlaştırmama izin verin,
Ben Yaratıcının sevgisinin bütünlüğüyüm.
Lütfen içsel dönüşümümün başlamasına ve kolaylıkla bitmesine izin verin böylece Dünya'da saf, yol gösterici sevgi olarak var olabilirim.
Sevgi Meleklerinden sevgi enerjisinin rehberliğinde kanallarımı açmalarını rica ediyorum, böylece sevgiyi kolayca ifade edebilirim.
Sevginin doğal enerjisine, ruhumdan aktive olması ve beni çevreleyen her şeye güneş gibi doğması, kendi varlığımla direk bir sevgi ayağı oluşturması için izin verin.
Geçerli kişiliğimi ve algımı kendi varlığımdaki sevginin özüne hizalayın, böylece kendi gerçeğim olarak var olabilirim.
İçimdeki sevginin varlığımdan yayılmasına, Yaratıcının ruhuna direk hizalanmasına ve bana ilerlerken rehberlik etmesine izin verin.
Kanallarım açık olarak sevgiyi ifade ederken refahım, sağlığım ve yaşama gücüm Yaratıcının mükemmelliğine dönüşüyor.
Sevginin gücüyle bütün finansal korkular, blokajlar, problemler ve sınırlar yok oluyor ve Yaratıcının bolluk ve bereketi bütün gerçeğime işliyor.
Vücudum ve aklımla ilgili tüm ağrı ve acılarımın şimdi sona ermesine ve sevginin insanlığın ağrılarını ve acılarını şifalandırmasına izin verin.
En derin arzum bütün insanlığın ve benim sevgi olmamız ve Yaradan'ın sevgisini tamamiyle deneyimlememiz.
Bunun şu an kesinlikle tecelli ediyor olduğuna, sevgi titreşiminin Dünya'da açığa çıkıyor olduğuna ve şu an Dünya'nın kucağında olduğuna kesinlikle inanıyorum.
Bütün ruhsal ve fiziksel ilişkilerimin sevgiyle dolmasına izin verin.
Sevginin bütün dünyadaki Yaratıcı ruhları şifalandırmasına ve sevgiyle barış içinde birleştirmesine izin verin.
Şimdi sevgi korkunun yerine geçti; sevgi benim aklımdaki ve insanlığın tüm akıllarındaki tek gerçek.
Dünya sevgiyle birleşti.
Yaradan'ın sevgisi ve insanlığın ruhları tarafından destekleniyorum ve insanlığa, Yaradan ile olan sonsuz birliğe sevgimi gönderiyorum.
En büyük dileğim, sevgi kendi ruhlarının ve tek olan Yaratıcının sevgisi olduğunda, insanlığın, sevginin bize sunduğu amacı, gerçeği ve özgürlüğü görebilmesidir.
Sevginin, benim kendi varlığımın, hayatımın ve enerjimin yanı sıra, insanlığın gerçekliğine de pozitif değişim getirmesine izin verin.
Bu dua, odaklanma ve konsantrasyonu Yaratıcının tam kalbine gönderiyorum.
Lütfen Sevgi Melekleri, şimdi sevginizle beni kucaklayın.
Teşekkür ederim.'
Sevginin bir örneği ve kaynağı olarak sizin için daima buradayız.
Sevgi Melekleri
'ALINTI'
Bazen bir insan çıkar karşınıza...
Onunla zamanın ötesinde bir tanışıklık hissedersiniz, tam kalbinizde... Kendinize açıklamaya çalıştığınız ama açıklayamadığınız bu tanışıklık sizi ona büyük bir güçle çekerken bu çekilişte sizden istediği yalnızca teslimiyettir... Sorgusuz, sualsiz, koşulsuz bir teslimiyet...
Sorular birbiri ardına uçarken zihninizde ya onların peşinden gitmeyi ya da karşılaştığınız bu büyük buluşmayı keşfetmeyi seçersiniz... Sonuç sizin seçiminizle şekillenecek, hayatınız yaptığınız seçimle mucizeyi ya da 'güvenli rutini' belirleyecektir...
Tam o anda bilinmezliğe adım atabilir misiniz? Kalbinizden yükselen sese cesaretle uyabilir misiniz? Sizi baştan çıkarmasına izin verebilir misiniz? Eğer tüm kuşkularınıza ve mantık dışılığına rağmen siz de masallara, kahramanlara, cennete ve mucizelere ve en önemlisi AŞK'a inanıyorsanız, yaptığınız seçimden bir an bile pişman olmayacaksınız...
Bu bedende, insan varlığında, kısıtlı zamanınızda ve yaşamınızda ruhunuzda iz bırakacak an'lara adım atacaksınız... Belki yaralanacak, belki yaralayacak, belki üzülecek, belki üzeceksiniz ama daha önce böyle bir mucize yaşamadığınızı ve bir daha yaşamayacağınızı çok iyi biliyor olacaksınız...
O halde bırakın kendinizi bilinmeze... O'nu, kendinizi, AŞK'ı keşfe.......
Gecenize eşlik etmesi için seçtiğim şarkı Adele'den... Million years ago... Keyifli dinlemeler... :)
Kendimi gerçekten sevmeye başladığımda,
Anladım ki...
Duygusal acılar ve keder, bir uyarıydı bana.
Kendi gerçeğime karşı yaşadığımı anımsatan.
Biliyorum, bugün buna "özgün olmak" diyorlar.
Kendimi gerçekten sevmeye başladığımda,
Zamanı gelmediğini,
Ve o kişinin hazır olmadığını bildiğin halde onu,
İsteğimizi yapmaya zorlamanın,
O insan kendim de olsam,
Ne kadar utanç verici olduğu anladım...
Bugün buna, "kendine saygı duymak" dendiğini biliyorum.
Kendimi gerçekten sevmeye başladığımda,
Başkalarının hayatına özenmekten vazgeçtim.
Ve önüme çıkan zorlukların,
Olgunlaşmam için aşmam gereken engeller olduğunu fark edebildim.
Günümüzde buna, "bilgelik" dendiğini biliyorum.
Kendimi gerçekten sevmeye başladığımda,
Her zaman her fırsatta,
Doğru zamanda, doğru yerde bulunduğumu anladım.
O andan itibaren de huzura erdim.
Bugün buna, "varoluşa saygı" dendiğini biliyorum.
Kendimi gerçekten sevmeye başladığımda,
Kendime ayırmam gereken zamanı başka şeylere harcamaktan,
Geleceğe ilişkin büyük projeler yapmaktan vazgeçtim.
Bugün artık yalnızca bana keyif ve mutluluk veren,
Sevdiğim ve hoşuma giden işleri,
Kendime özgü yol, yordam ve tempoyla yapıyorum.
Günümüzde buna, "kendine karşı dürüstlük" dendiğini biliyorum.
Kendimi gerçekten sevmeye başladığımda,
Sağlıklı olmayan her şeyden kurtardım kendimi.
Yemeklerden, insanlardan, nesnelerden, durumlardan.
Hepsinden önce de beni benden koparıp diplere çeken şeylerden.
Başlangıçta buna "sağlıklı bencillik" diyordum,
Bugün biliyorum ki, bu "kendini sevmek"tir.
Kendimi gerçekten sevmeye başladığımda,
Vazgeçtim.
Her zaman kendi haklılığıma inanmaktan,
Daha az yanılmaya başladım böylece.
Bugün anladım buna "sade olmak" dendiğini.
Kendimi gerçekten sevmeye başladığımda,
Düşüncelerimin beni zavallı ve hasta edebileceğini fark ettim.
Buna karşın yüreğimin gücünü yardıma çağırdığımda,
Aklım değerli bir ortak kazandı.
Bu ilişkiye bugün "yürek bilgeliği" diyorum.
Kendimizle ya da başkalarıyla tartışmaktan,
Çatışmaktan ve sorun yaşamaktan korkmamalıyız.
Çünkü yıldızlar bile bazen birbiriyle çarpışır,
Ve yeni dünyalar oluşur.
Bugün bunun "YAŞAMAK" olduğunu biliyorum!
Charlie Chaplin'in 16 Nisan 1959'da 70. doğum gününde yazdığı yazı...
Bu ilham verici gerçek yaşam öyküsünde Anita Moorjani, dört yıl kadar kanserle savaştıktan sonra vücudunun çökmeye başlayışını ve içinde her yere yayılan kötümcül kanser hücrelerine yenik düşüşünü anlatıyor.
Organları işlevlerini yitirdikten sonra komaya girip sıra dışı bir öte dünya deneyimi yaşıyor ve bu sayede kendi değerinin ve hastalığa yol açan esas şeyin farkına varıyor. Bilinci yerine geldikten sonra hızlı bir şekilde iyileşiyor. Vücudunda kansere dair hiçbir iz kalmıyor ve birkaç hafta içinde hastaneden taburcu ediliyor. Bu kitapta Anita, Hong Kong'daki çocukluk anılarına geri gidiyor. Kariyerini inşa etme girişiminden ve hayatının aşkını bulmasından bahsediyor. Onu hastalığa götüren unsurlarla, tıbbi açıklaması olmayan hastane deneyimini anlatıyor. Kitabın "tanıtım bülteni" kitabın özetini bu şekilde aktarıyor bizlere.
Ben neden bu olağanüstü güzellikteki kitabı okumanızı tavsiye ediyorum’a gelince :)
Son günler çoğumuzu zorlayan, kimi zaman savuran, korkularımızla yüzleştiren enerjilerle geçiyor. Özümüzde hepimiz biliyoruz, her şey olması gerektiği gibi oluyor, en yüksek hayrımıza oluyor. Ama bu biliş bazen insan bedeninde deneyim yaşayan biz ruhsal varlıklara yeterli olmayabiliyor.
Karşımıza çıkan bir yazı, bir film ya da bir kitap farkındalığımızı biraz daha yükselterek içsel huzuru yakalamamızı ve yaşadığımız zorlu süreci daha kolay kabul etmemizi sağlayabiliyor.
İşte ben de bu süreçlerden birinde her gün düşen enerjimi tazelemek için enerji çalışmaları yaparken, sık sık meditasyon ile dengemi bulmaya çalışırken bir şeylerin hala yetmediği, beni sakinleştirmediği, ne yaparsam yapayım kabule geçemediğimi hissettim.
Olana, hissettiklerime, düşüncelerime direnişim, zihin ve kalp dengemi kuramayışım beni epey hırpalıyordu. Evreni ve işleyişini çok seviyorum :) İhtiyacım olanı ihtiyacım olduğunda bana gösterişini çok seviyorum. Şükürler olsun. İşte o gün içimden bir şey beni bu kitaba yöneltti.
Kitaplığımda duran ve geçen yıl bir solukta okuduğum bu kitap, Anita’nın samimi yazı dili beni bir anlığına durdurdu. Okudukça içimde esen sert rüzgarlar yavaş yavaş yerini tatlı bir melteme bıraktı. Bir biliş hali yükseldi. Hatırlamaya başladığım o tanıdık “özgürlük” hissi geri geldi.
O histe ne direniş, ne kızgınlık, ne kırgınlık ne de yaşadığım ağır yorgunluk hali kalmıştı. Hissettiğim sadece huzur dolu bir özgürlük sonsuz bir genişleme idi. Sonraki günlerde kitabı okumaya devam ederken yaşadığım tüm kaosun yerini bir boşluk kapladı. Hayatımda değişen, en azından iyiye dönüşen bir gelişme olmamıştı ama içimde bir şeyler değişiyordu. Kocaman bir boşluğun içinde öylece duruyordum, durabiliyordum. Bu pek sık yapabildiğim bir şey değildir. Genelde sakinleştiğimde ve dengeye geldiğimde hemen o kocaman coşkumu ortaya çıkarmak hoplayıp zıplayıp neşeyle doldurmak isterim.
Bu defa öyle yapmadım. Bir şey yapmaya çalışmadım. Boşluk ve ben baş başaydık. Burada ne iyi ne kötü vardı. Ne sıkıcılık, ne neşe. Her şey başka türlüydü. Sadece ben vardım. Her şeyi kapsayan, kucaklayan ve hiçbir şeye yorum yapmayan ben. Bu yeni tanıştığım yeri sevdim. Bana yeni bir keşif yaşatan Anita’nın kitabını çok sevdim. Eğer hissettiklerim sizde de bir duygu yarattı ise bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Eminim size de iyi gelecek, belki de size özel bambaşka keşifler yaşatacaktır.
Bitirmeden önce bir şeyi belirtmek istiyorum. Hepimiz zaman zaman hayat içerisinde zorlanıyoruz. Kendimizi ve hayatımızı dengeye getirirken yoruluyoruz. Yaşadığımız bu süreçler çok doğal ve her geçiş mutlaka bir şeye hizmet ediyor, iyi bir şeye, bizim hayrımıza bir şeylere. Bu süreçlerde kendimize ve çevremize karşı sevgide kalabildiğimizde her şey çok daha kolay ilerleyebiliyor. İşte yaşadığım bu günlerde koşulsuz sevgisi ve ilgisiyle yanımda olan, yargısızca dinleyen, anlayan ve varlığının şefkatini kilometrelerce uzaktan bile bana hissettiren Sevgili Ayşenur Hanım’a tüm kalbimle teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız, yaradan sizi de her an iyiler ve iyiliklerle karşılaştırsın.
Tek gerçeğin sevgi olduğunu bir kez daha yaşatan oluş'a, yaradan'ın sonsuz mucizelerine şükürler olsun…
Hayatı her ne olursa olsun çok da ciddiye almamak gerektiğini, her oluşta esprili bir yan bulmanın ruhu özgürleştirdiğini fark ettiğimden beri seviyorum böyle şeyleri. İşte spritüel konulara ilgisi olanları eğlendirecek esprili yorumlar :)
- Evren Sağolsun!
- Rampaların ustasıyım, Meditasyonun hastasıyım :)
- O şimdi Reiki Master ;)
- Huzur, kuantum fiziğinde!
- Miras değil; 3 vizyonlama, 2 imgeleme :p
- Evrenle kavgalı, çilekeş yaşam koçu :)
- Geçme tekamül köprüsünden, ürkütürsün egoları.. sakın düşme aşağı kapatırsın çakraları ;)
- Hasret kaldım, bir sana bir de lusid rüyaya!
- Tek rakibim neurolinguistic format :)
- Asfaltta geçme beni, astralde mahcup ederim seni ;)
- Hatalıysam evrene mesaj gönder :p
- İstanbul Ankara 4 saat, dinamik meditasyon 24 saat!
- Spritüelsin dediler, kız vermediler :)
- Çekim yasasının ustasıyım, kryon’un hastasıyım!
Sevgili Yasemin’e teşekkürlerimle :)
Birisi sana; “Aynı şeyden bahsediyoruz” dediğinde,
Ona de ki; “Aynı şeyden bahsetmiyoruz”
Birisi sana “Sorgulama sadece inan” dediğinde,
Ona de ki; “Sorguluyorum ve düşündüğüm şeye yüksek bir inancım var”
Birisi sana; “Benim otoriteme karşı gelme” dediğinde,
Ona de ki; “Daha yüksek bir otorite var, ben onu takip ediyorum”
Birisi sana; “Fikirlerin baştan çıkarıcı” dediğinde;
Ona de ki; "Hayır benim fikirlerim baştan çıkarıcı değil, kıymetli”
Birisi sana; Fikirlerin tehlikeli dediğinde;
Ona de ki; “Evet benim fikirlerim tehlikeli ve sen neden bu kadar korktun?”
Birisi sana “Bu daha olmamış dediğinde”;
Ona de ki; “Olacak”
Birisi; “Bu henüz gelişmemiş, olgun değil” dediğinde;
Ona de ki; “Yaşamda her şey küçük başlar ve büyümesine izin verilmelidir”
Birisi; “Bu yeterince iyi düşünülmemiş” dediğinde;
Ona de ki; “Bu her şeyiyle çok iyi düşünüldü”
Birileri sana “Fazla tepki veriyorsun” dediğinde;
Onlara de ki; “Siz, yeterince tepki vermiyorsunuz dostlar”
Birileri sana “Duygusallık yapıyorsun” dediğinde;
Onlara de ki; “Tabii ki duygularım çok yerinde ve sahi; seninkilere ne oldu?”
Birileri sana; “Mantıklı değilsin” dediğinde,
Onlara de ki; “Ben mantık değil, duyunun kendisiyim”
Birileri sana; “Seni ağladığında anlayamıyorum” dediğinde;
Onlara de ki; “Kuşkusuz ben aynı zamanda hem zırlak hem de hiddetli olabilirim”
Birileri sana; “Çok öfkeli olduğun zamanlarda seni anlayamıyorum” dediğinde;
Onlara de ki; “Nazik, tatlı veya sessiz olduğum zamanlarda beni duymadınız”
Birisi sana; “Esas noktayı kaçırıyorsun” dediğinde;
Ona de ki; “Ben herhangi bir noktayı kaçırmıyorum fakat görünen o ki sen benim işaret ettiğim noktayı kaçırıyorsun, neyden bu kadar korkuyorsun?”
Birisi sana; “Kuralları çiğniyorsun” dediğinde;
Ona de ki; “Evet. Kuralları çiğniyorum”
Birisi sana; “Bu pratik değil dediğinde”;
Ona de ki; “Bu çok pratikçe yapılmış bir anlaşma, teşekkür ederim”
Birisi “Kimse sana inanmayacak, seni takip etmeyecek, kimse bunu yapmayacak” derse,
De ki; “Ben yapacağım, ben inanacağım ve zaman içinde dünya beni takip edecek”
Birisi “Kimse bunu dinlemek istemiyor” derse;
De ki; “Biliyorum, sen, bunu dinlemekte çok zorlandın”
Birisi “Bu kapalı bir sistem bunu değiştiremezsin” derse;
De ki; “Ben kapıyı iki kere çalacağım ve eğer cevap yoksa O zaman o sistemin kapılarını havaya uçuracağım ve sistem değişecek
Birisi “Seni dikkate almayacaklar” derse;
De ki; "Beni dikkate alacaklar ve yüzlercesi, binlercesi arkamda durarak”
Birileri; herhangi bir şey için “zaten iyi bir şekilde yapıldı” derse;
De ki; “Henüz yeteri kadar iyi değil”
Daha zamanı değil, dediklerinde,
Onlara de ki; “Zamanı geldi de geçiyor bile”
Birileri; henüz doğru gün, doğru ay, doğru yıl değil derlerse;
Onlara şöyle de; doğru yıl geçen yıldı,
Ve doğru ay geçen aydı,
Ve doğru gün dündü
Ve sen takvimin gerisinden geliyorsun...
Peki, Allah aşkına sen bu konuda ne yapacaksın?
Sen kim olduğunu sanıyorsun dediklerinde;
Anlat onlara
Anlat kim olduğunu
ve geri çekilme
Ben çektim, sen de çekmek zorundasın, dediklerinde
Hayır hayır hayır de,
Ben uzun zaman acı çektim ve sen de acı çekmek zorundasın derlerse;
Hayır hayır hayır de,
Sen iyi, geçinmesi zor, iflah olmaz, cüretkar,
mantık dışı ve makul olmayan bir kadınsın derlerse;
Evet evet evet de..
Ve sana daha kötü haberlerim var;
Biz kızlarımızı ruhumuzla besliyoruz
Ve annelerimizi,
Ve kız kardeşlerimizi..
Oğullarımıza ve babalarımıza
Gösteriyoruz... Sadece bizim gibi olmaları için...
Clarissa Pinkola Estes
Orjinal Kaynak: http://ncronline.org/blogs/el-rio-debajo-del-rio/how-silence-woman-retrieving-her-voice
Kaderini sev..
Varsa kederini de sev...
Üzülme hastalıklarına,
Gör, hangi günahlarına kefaret olacak...
Terk edildin diye de üzülme,
Demek ki sevebilecek bir yüreğin var...
Geçmişi unut, hiç yaşanmamış gibi davran..
Buluttan nem kapma...
Döküver kirpiklerinden sonbaharı,
Bir gün ama bir gün MUTLU tebessümlerle kol kola gireceksin...
Koklayacaksın yağmur sonrası toprakları,
Yükleyeceksin ruhunu kelebek kanadına...
Uçacaksın semalara sevdiklerinle CAN...
Kim demiş ebemkuşağı yedi renk..?
Bakmakla görmek arasındaki farkı çözdüğünde..
Anlayacaksın ne demek istediğimi.....
“Mevlana Celaleddin-i Rumi”
Varsa kederini de sev...
Üzülme hastalıklarına,
Gör, hangi günahlarına kefaret olacak...
Terk edildin diye de üzülme,
Demek ki sevebilecek bir yüreğin var...
Geçmişi unut, hiç yaşanmamış gibi davran..
Buluttan nem kapma...
Döküver kirpiklerinden sonbaharı,
Bir gün ama bir gün MUTLU tebessümlerle kol kola gireceksin...
Koklayacaksın yağmur sonrası toprakları,
Yükleyeceksin ruhunu kelebek kanadına...
Uçacaksın semalara sevdiklerinle CAN...
Kim demiş ebemkuşağı yedi renk..?
Bakmakla görmek arasındaki farkı çözdüğünde..
Anlayacaksın ne demek istediğimi.....
“Mevlana Celaleddin-i Rumi”
"Gül, insanoğlu onu böyle adlandırdığı için güldür;
insan olmasaydı, bir enerji kasırgası şeklinden başka birşey olmayacaktı."
Evreni algılayısımız, büyük ölcüde bilim dünyasinin bakış açısından etkilenir. Bilim dünyası sayesinde, her şeyin katı ve ayrı göründüğü bir dünya kavramından her şeyin akışkan ve birbiriyle bağlantılı olduğu, çok daha kapsamlı bir dünya kavramına geçtik. Bu evrimi anlamak için, enerjinin küçük hikâyesini keşfetmemiz gerekir. Dünyamızın katı cisimlerden oluştuğunu ilke alan ilk teori esas olarak Isaac Newton vearkadaşları tarafından XVII. ve XVIII. yüzyıllarda ileri sürülmüştür.
Newton yasaları, doğadaki fiziksel olayların bir sebebinin olduğunu ve zamanla uzayın sonsuzluğunu tartışmasız olarak kabul ederler. Örneğin, iki bilardo topunun çarpışması tüm fiziksel tepkilerin fiziksel bir neden iolduğunu ileri süren bu teoriyle açıklanabilir. Esas olarak günlük yaşantımız da, bu mekanik Nevvton yasalarını temel alır. Elektrik tesisatımız dışında, evimizdeki her şey, büyük ölçüde Newton yasalarına uyar. Zamanı doğrusal olarak yansıtan, üzerine tüm yaşantımızı kurduğumuz saatlerimiz vardır. Zamanında bir yerlere yetişmek için robotlar gibi, sabahtan akşama kadar koşturuyorsak, bu noktada yaşam tarzımızın mekanik olduğunu kabul etmek daha kolaydır. Sonsuzluk karşısında, yaşadıklarımızın büyük bir bölümünü tarafsız olarak ifade edebilmek için, üç boyutlu uzay-zaman kavramına başvururuz.
Olayları bu şekilde görmek, dünyayı, açık ve değiştirilemez kurallarla yönetilen, durağan ve katı bir kütle olarak görmeyi tercih edenlerimiz için destekleyici olabilir. Bu koşullar altında, devamlı evrim halinde bulunan içimizdeki insani deneyimleri önemsememek, hatta unutmak da çok kolaydır.
HER ŞEY BIRBIRIYLE BAĞLANTILIDIR
1905'te Albert Einstein, bütün Newton yasalarını yıkan ünlü izafiyet teorisini açıkladı. Bu teoriye göre, uzay üç boyutlu değildir. Zaman da uzaydan ayrı bir kavram değildir. Uzay ve zaman, birbirine sıkı sıkıya bağlıdır ve dört boyutlu bir evreni oluştururlar. Bu durumda, Einstein'a göre, zaman doğrusal değil, görecelidir. Zaman ve uzay, bir doğa olayının oluşması için belirlenmişki elemandan başka bir şey değildir.
"Gül, insanoğlu onu böyle adlandırdığı için güldür;
insan olmasaydı, bir enerji kasırgası şeklinden başka birşey olmayacaktı."
E. H. Shattuh
Uzay ve zamanın göreceliği teorisi, bize sonsuz olanaklarla dolu bir dünyanın kapılarını açar. Şimdiye kadar çözülmemiş sayısız soruyu yanıtlar. Örneğin, önceki yaşamlarımızı algılama kapasitesini veya gerçekleşebilecek olayları "görme"yi (önsezi) açıklamak için bu doğrusal olmayan zaman kavramına başvururuz. Kimi zaman bir olayolmadan önce, bunu "önceden hissedip", ardından da bu olayın gerçekleşmesine tanık olmadınız mı? Ya da uyurken rüyanızda yoğun bir şekilde yaşadığınızı gördüğünüz birolayın gerçekliğine, uyandıktan sonra dahi inanmadınız mı? Incil'de buna benzer"önceden görmeler", "ermişlerin gizli şeyleri görme" olaylarından bahseden çok sayıda örnek yer alır. "Dejavu" da aynı şekilde, doğrusal olmayan zaman kavramından ilerigelir.
"Alıntı"