Yüreğime Yolculuk

Çarşamba, Mayıs 25, 2016


Bu ilham verici gerçek yaşam öyküsünde Anita Moorjani, dört yıl kadar kanserle savaştıktan sonra vücudunun çökmeye başlayışını ve içinde her yere yayılan kötümcül kanser hücrelerine yenik düşüşünü anlatıyor.

Organları işlevlerini yitirdikten sonra komaya girip sıra dışı bir öte dünya deneyimi yaşıyor ve bu sayede kendi değerinin ve hastalığa yol açan esas şeyin farkına varıyor. Bilinci yerine geldikten sonra hızlı bir şekilde iyileşiyor. Vücudunda kansere dair hiçbir iz kalmıyor ve birkaç hafta içinde hastaneden taburcu ediliyor. Bu kitapta Anita, Hong Kong'daki çocukluk anılarına geri gidiyor. Kariyerini inşa etme girişiminden ve hayatının aşkını bulmasından bahsediyor. Onu hastalığa götüren unsurlarla, tıbbi açıklaması olmayan hastane deneyimini anlatıyor. Kitabın "tanıtım bülteni" kitabın özetini bu şekilde aktarıyor bizlere.

Ben neden bu olağanüstü güzellikteki kitabı okumanızı tavsiye ediyorum’a gelince :) 


Son günler çoğumuzu zorlayan, kimi zaman savuran, korkularımızla yüzleştiren enerjilerle geçiyor. Özümüzde hepimiz biliyoruz, her şey olması gerektiği gibi oluyor, en yüksek hayrımıza oluyor. Ama bu biliş bazen insan bedeninde deneyim yaşayan biz ruhsal varlıklara yeterli olmayabiliyor.

Karşımıza çıkan bir yazı, bir film ya da bir kitap farkındalığımızı biraz daha yükselterek içsel huzuru yakalamamızı ve yaşadığımız zorlu süreci daha kolay kabul etmemizi sağlayabiliyor.

İşte ben de bu süreçlerden birinde her gün düşen enerjimi tazelemek için enerji çalışmaları yaparken, sık sık meditasyon ile dengemi bulmaya çalışırken bir şeylerin hala yetmediği, beni sakinleştirmediği, ne yaparsam yapayım kabule geçemediğimi hissettim.

Olana, hissettiklerime, düşüncelerime direnişim, zihin ve kalp dengemi kuramayışım beni epey hırpalıyordu. Evreni ve işleyişini çok seviyorum :) İhtiyacım olanı ihtiyacım olduğunda bana gösterişini çok seviyorum. Şükürler olsun. İşte o gün içimden bir şey beni bu kitaba yöneltti.

Kitaplığımda duran ve geçen yıl bir solukta okuduğum bu kitap, Anita’nın samimi yazı dili beni bir anlığına durdurdu. Okudukça içimde esen sert rüzgarlar yavaş yavaş yerini tatlı bir melteme bıraktı. Bir biliş hali yükseldi. Hatırlamaya başladığım o tanıdık “özgürlük” hissi geri geldi. 

O histe ne direniş, ne kızgınlık, ne kırgınlık ne de yaşadığım ağır yorgunluk hali kalmıştı. Hissettiğim sadece huzur dolu bir özgürlük sonsuz bir genişleme idi. Sonraki günlerde kitabı okumaya devam ederken yaşadığım tüm kaosun yerini bir boşluk kapladı. Hayatımda değişen, en azından iyiye dönüşen bir gelişme olmamıştı ama içimde bir şeyler değişiyordu. Kocaman bir boşluğun içinde öylece duruyordum, durabiliyordum. Bu pek sık yapabildiğim bir şey değildir. Genelde sakinleştiğimde ve dengeye geldiğimde hemen o kocaman coşkumu ortaya çıkarmak hoplayıp zıplayıp neşeyle doldurmak isterim.

Bu defa öyle yapmadım. Bir şey yapmaya çalışmadım. Boşluk ve ben baş başaydık. Burada ne iyi ne kötü vardı. Ne sıkıcılık, ne neşe. Her şey başka türlüydü. Sadece ben vardım. Her şeyi kapsayan, kucaklayan ve hiçbir şeye yorum yapmayan ben. Bu yeni tanıştığım yeri sevdim. Bana yeni bir keşif yaşatan Anita’nın kitabını çok sevdim. Eğer hissettiklerim sizde de bir duygu yarattı ise bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Eminim size de iyi gelecek, belki de size özel bambaşka keşifler yaşatacaktır.

Bitirmeden önce bir şeyi belirtmek istiyorum. Hepimiz zaman zaman hayat içerisinde zorlanıyoruz. Kendimizi ve hayatımızı dengeye getirirken yoruluyoruz. Yaşadığımız bu süreçler çok doğal ve her geçiş mutlaka bir şeye hizmet ediyor, iyi bir şeye, bizim hayrımıza bir şeylere. Bu süreçlerde kendimize ve çevremize karşı sevgide kalabildiğimizde her şey çok daha kolay ilerleyebiliyor. İşte yaşadığım bu günlerde koşulsuz sevgisi ve ilgisiyle yanımda olan, yargısızca dinleyen, anlayan ve varlığının şefkatini kilometrelerce uzaktan bile bana hissettiren Sevgili Ayşenur Hanım’a tüm kalbimle teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız, yaradan sizi de her an iyiler ve iyiliklerle karşılaştırsın.

Tek gerçeğin sevgi olduğunu bir kez daha yaşatan oluş'a, yaradan'ın sonsuz mucizelerine şükürler olsun…


BUNLARI DA SEVEBİLİRSİN :)

2 yorum

Popular Posts