YOGA Yolculuğum ve Başıma Gelenler

Cumartesi, Şubat 01, 2014

 YOGA VE BEN


Bir arkadaşıma uyup (neden bilinmez) şu popüler ve modern tasarımlarının gözümüze sokulduğu spor salonlarından birine kayıt olmuştum. Kilo verme umuduyla hiçte sevmediğim cardio ve fitness derslerine girecektik. 

Hayır spor severim, sporla derdi olan biri değilim. Hareketi de severim. Atın beni açık alana, bisiklet süreyim, voleybol-basketbol-tenis oynayayım benden mutlusu yok. E, o zaman derdin neydi de gittin bir merkeze üye oldun dimi? Başta da söylediğim gibi bilmiyorum. 

Kapalı alan fobim falan da yok ama anlamsız ve zevksiz geliyor bana bu “mecburi ve rutin” aktivite. Bir insan sevmediği bir şeyi yapmaya çalışarak kendine nasıl eziyet eder yaşayıp gördüm :) 

Bir şekilde kendimi mutlu edecek alan yaratmalıydım ama nasıl? Evrene yolladık ya isteği hoop yanı başımızda. Birkaç gün sonra sevgili hocalarımızdan biri yoga sınıfı açılacağını, cardio derslerinden sonra yoga yapmamızın iyi olacağını belirtti. Tamam dedim, ne zamandır istiyordum yoga ile tanışmak. Bu cardio eziyeti üzerine bi yoga yapar rahatlarım. Ödülüm olur hiç değilse. 

Buraya kadar her şey iyi gidiyor. Geldik büyük güne. Heyecan içinde derse girdik. Fonda cıstak bir müzik, yerde mat’lar, beyazlar içinde asık suratlı (ki hiç çekemem) bir yoga eğitmeni. Bizi asker iştiması gibi yüksek ses volümüyle, sen şuraya-sen buraya diye yönlendirip derse hızlı ve etkili! bir giriş yaptı. Ama ben hiç böyle hayal etmemiştim ki! En azından huzurlu hissetme potansiyeli taşır diye umud ediyordum. O kadar araştırmıştım başlamadan.
 

Başıma gelenlere dua edeceğim dakikalar yakındı. Müziğin ritmi neyse ki biraz düşmüş, bir gözümüzle hocayı takip edip, bir yandan da hocanın ikazıyla gözümüz kapalı duruşları yapmaya çalışarak maymuna dönmeye başlamıştık. Fitness dersinde bu kadar helak olmuyordum ben. 


Sonradan adlarını öğrendiğim “en zorlayıcı” duruşları denemeye çabalayarak, ilk dersi mutlulukla! bitirdik. Eve gittiğimde hiçbir yerim tutmuyor, belimden ikiye ayrılacak gibi hissediyordum. 

E, siz olsanız bir daha o derse girer miydiniz? Bende öyle yaptım, arayarak sonsuz teşekkürlerimi ve merkeze artık devam etmeyeceğimi bildirdim. Bu kadar zorlama deneyim yeterdi...
 

Artık benim kafamda oluşturulan yoga deneyimi böyleydi. Üstelik hiç meditatif bir yanı da yoktu. Ama yılmadım, umudumu yitirmedim :) Bu algı oluşturulmuş olsa da, o kadar insan yoga’yı bambaşka anlatıyorken bende doğrusunu bulacaktım. Yeni bir sipariş postaladık evren’e. Bu defa o kadar hızlı olmadı gelişi. Üzerinden 3-4 yıl geçti, bir “tesadüf” sonucu katılmak istediğim bir atölye çalışması yoga merkezinde olacaktı.
 


MİRA’da Yoga ve mutlu ben :)
 

Bu atölye çalışmasının detaylarına girmeyeceğim tabii ama şunu belirtmeliyim ki “tesadüf”lere inanmam ben. Her şey o kadar güzel işliyor ki bu kusursuz evren’de. Çalışmaya gidip-gelirken Mira’nın tatlı sahibesi Sevgili Hatice ile sohbetlerimiz oldu. Hayat hakkında, yoga hakkında. Zaten bir tanısanız Hatice’yi, karşılaştığınız ilk anda kendinizde nasıl bir huzur hissettiğinize şaşarsınız. Kolay yakalanmaz insanlardan alacağınız bu his, bu enerji. Özeldir, güzeldir. Ben daha ilk anda sevdim hem Mira’yı, hem tatlı sahibesini. Çalışma sürecinde sık sık beni misafir öğrenci olarak yoga derslerine de davet ediyordu Hatice’ciğim. Bende birgün karar verdim ve ilk “gerçek” yoga dersine girdim. 

Bir kere şunu belirtmeliyim Mira’ya adımınızı atar atmaz kendinizi tatile gelmişte,  derin bir nefes alarak rahatlamış gibi hissediyorsunuz. Öyle bir enerjisi var ki sizi sarıp, sarmalayan. Yüzünüze de tatlı bir gülümseme yerleştiriyor. “Cennet’e mi düştüm ne”, diye soruyorsunuz kendinize. Ortam muhteşem, yoga hocamız muhteşem, tütsülerin ve mumların verdiği mistik hava, fonda kendinizi harika hissettiren mantralar… Herşey rüya gibi… Daha başlamadık bile derse :)

İşte, bulmuştum “doğru” yerimi…

İlk ders, ikinci ders ve dersler, dersler… Aylarca devam ediyor hale gelmiştim yoga’ya. Doğru nefes almayı deneyimlerken, nefesin dönüştürücü ve dengeleyici etkisini keşfederken, Hatice’ciğimin grup üyelerinin durumuna ve aşamasına göre belirlediği duruşlar ile bedenimi esnetiyor, rahatlatıyor  ve güçlendiriyordum. Yaptığımız meditasyonlarla kendimi çok daha fazla sevmeye, olduğum gibi kabul etmeye başlamıştım. Bende çok şey değişiyordu.
 

Yazılarımdan artık alışmaya başlamışsınızdır, hayatı sorgulayan, değişime direnmeyen,  inandığı gibi yaşamaya çalışan biri olduğumu. Yine o sorgulama döneminde hayatım için son derece ciddi kararlar aldım ve hayatımı bambaşka bir düzleme taşıdım. 

Bu karar kolay bir karar değildi, uygulaması da öyle. Ama siz inandığınız şeyi yapmaya başladığınızda destekleniyorsunuz… İşte bu dönemde yoga bana inanılmaz destek oldu. 

Kuşku ve endişelerimin tavan yaptığı an’larda beni yeniden dengeye getirdi. Bana yeniden gücümü hatırlattı. Ve ben bu süreci tahminimden çok daha kolay yaşadığımı farkettim.
 

Kendime inancım, hayata inancım ve güvenim artmıştı. İşte yoga buydu...

Benim yoga’m, benim Mira’m… ” İyi ki varsınız” demek hafif kalıyor hislerim karşısında… Seviyorum sizi :)

Şu ara eğitimlerimden dolayı kısa bir kesintiye uğradı yoga derslerim ama en kısa zamanda yeniden ruhumun ait olduğu yere, mira’ya koşacağım.
 

Sizde Mira ile, Yoga’nın güzelliği ile tanışmak isterseniz; 0.532.478 82 87’den Sevgili sahibesi Hatice’ye ulaşabilirsiniz.


Adres ise; 
Hamiyet Yüceses Sok. Aslanoğlu Apt. A Blok No:31/6
SUADİYE - İSTANBUL
 

Birde nefis bloğunu BURADAN takip etmeyi unutmayın, olur mu :)
 


 

Hulya

BUNLARI DA SEVEBİLİRSİN :)

0 yorum

Popular Posts