Kadınlar Neden Daha Duyarlıdır?

Salı, Ekim 08, 2013

Duyarlılık, ilahi olmanın tabiatıdır...


Bir kadın Osho'ya sorar... Neden bu kadar duyarlı oldum? Bu hassasiyet nereden geliyor ve onu paylaşmak mümkün mü?

OSHO: Her çocuk hassas doğar, oldukça hassas. Fakat toplum, pek fazla duyarlı insan istemez. O taş kalpli insanlar ister. O işçiler ister, o askerler ister, o yüreğini göz ardı eden her türden “sert” insanlar ister. Toplum profesörler ister, entelektüeller ister, bilim adamları ister. Onlar kalpleri hakkında, kendi hassasiyetleri hakkında hiçbir şey bilmeyenlerdir.

Eğer duyarlıysanız, bu kesinlikle şükran duymanız gereken bir şey. Belki de, kadın duyarlı olmada erkekten daha yeteneklidir. Çünkü kadın hiçbir zaman asker olmayacaktır, insanları öldürmesi beklenmeyecektir. Bir kadın erkekten daha hassastır. Çünkü toplum, kadını önemli olan her konuda göz ardı etmiştir. Şükür ki böylece, bir anlamda erkek canavara dönüşürken, kadın hala insan kalabilmiştir. Erkeğin bütün dünyası ya öldürmek ya da öldürülmektir. Tüm hayatı daha çok ve daha çok savaş silahı biriktirmeye adanmıştır. 

Anlaşılan 2.Dünya savaşı kendisini tatmin etmemiş ve üçüncüsüne hazırlanıyor.
Unutmayın ki cephede asker ölünce, bir baba ölür, bir oğul ölür, bir koca ölür. Erkekler savaşır, birbirlerini öldürürler ve acısını kadınlar çeker. Bu yüzden kadınlar yüzyıllar boyu acı çektikçe üzüntüye, keyife, acıya ve memnuniyete karşı daha duyarlı olurlar.
Bu yüzden, “neden bu kadar hassas hale geldim” diye sormayın. Hassas doğdunuz ve bu sizin doğuştan hakkınız. Hassas hissetmediğinizde sormalısınız ki, “ben neden hassas değilim”?
Duyarlılık, ilahi olmanın tabiatıdır.


“Hassasiyetim nereden geliyor?” diye soruyorsunuz. O tam da en içinizden geliyor. Dışında, uzakta, farklı bir kaynakta arama. Bu senin doğan!

Hassasiyeti paylaşmak mümkün müdür? Tabii ki. Bazı insanlarla el sıkışırken bunu gözlemlemiş olabilirsiniz. Bir ağacın ölü dalıyla el sıkışıyor gibi hissedersiniz. Hayat yok, sıcaklık yok, bir enerji yok.
Şunu da yaşamış olabilirsiniz. Öyle biriyle tokalaşırsın ki, adeta bir enerji akışı olur. Enerjileriniz arasında bir transfer gerçekleşir. Bir sıcaklık, bir sevgi ve samimiyet hissedersiniz. İşte bu tip insanlar, onlarla birlikteyken adeta beslendiğinizi hissettirir. Ve o kuru ağaç dalına benzeyenler, onlarla oturduğunuzda da emilip, enerjinizin çekildiğini hissedersiniz. 

Duyarlılık, özünüze yeni bir açılımın başlangıcıdır. Korkmayın. Siz daha ve daha yükseğe çıkmaya devam edin. Ve daha da duyarlı olun. Umarım bu size insanlığın en güzel parlayışını getirecektir.

"OSHO"

Osho’nun anlatımı ve örnekleri çok güzeldi. Bunun üzerine bende yazmak istedim. Çünkü şu aralar daha sık gündeme gelir oldu benzer diyaloglar. Kadınlar hissettikleri hassasiyetlerden hayıflanır, olumsuz bir şeymiş, uzaklaştırılması gereken bir şeymiş gibi bahseder oldular. Toplumda dikte ettirilen “güçlü duruş”a! Uymuyordu onlara göre hassasiyetler.
Güçlü duruş neydi ki? Kalbini kapatmak, katılaşmak, etkilenmemek mi? Yok saymak, sadece kendinle ilgilenmek mi? Zarar görmemek, acı çekmemek için duvarlar örmek mi?
Eskiden turizm sektöründe çalışırdım ve üst düzey! :) yöneticilerimizin duruşunu hayranlıkla izlerdim. Vay be, ne güçlüler diye düşünürdüm. Zaman hepimizin algısında değişiklikler yaratıyor, farkındalıklarımız her gün gelişiyor. Şimdi benzer insanlara baktığımda, o eskiden “güçlü” tabir ettiğim duruşun altında ne bastırılmış duygular olduğunu alenen görüyorum. Birlikte çalışıyoruz zaman zaman. “Yoruldum” diyor her biri. Doğasına aykırı davranmaktan, zorunlu duruşlar yaratmaktan, ciddiyetten. 

Tüm bunlar hassasiyetten kaçmak için çabalar. Yüreğini açmamak için dirençler. Niye? Neden? 

Kime, neyi ispat çabasındasın? Neden kendini olmadığın bir şeye zorluyorsun. 

Osho’nun dediği gibi, senin doğan bu değil ki. Senin doğan, doğallık. Olduğun gibi ol. Hassas bir varlık oluşunu artık reddetme. Barış bununla, barış kendinle. Ama yok. Kolay değil diyorsun. Hassas olma gerçeği yüzünden kendine kızıyorsun.
Bu dünyayı düzeltecek bir şey varsa o da kadın’ın hassasiyetine sahip çıkmasıdır. İşte o zaman kavga- gürültü ile değil, sevgi ile, iyilik ile, güzellik ile dönüşecek her şey.  

İşte asıl güç bence bu. Her şeyi iyilikle ve güzellikle dönüştürme gücü. Gerçek doğanla hareket edebilme gücü. 

Sen gerçekten sen olduğunda, içinde hiçbir zaman hissetmediğin kadar güçlü hissedeceksin.
Artık dünyanın birbirine kızan, birbirini itip-çeken insanlara değil, birbirine karşı merhametli, hoşgörülü, sevgi duyan insanlara ihtiyacı var. Neden sende bunlardan biri olmayasın?

Hulya

BUNLARI DA SEVEBİLİRSİN :)

0 yorum

Popular Posts